Kaygıya dair
Bazı zamanlar vücudumuzda farklı hisler fark ederiz. Kalp çarpıntısı, ses titremesi, nefes almada güçlük çekme, solunumun hızlanması, sıcak basması, titreme, terleme… Vücudumuzu kontrol etmekte güçlük çekeriz. Bu gibi durumlar genellikle sunum yaparken, iş görüşmesine giderken, sınav öncesi veya sınav esnasında, gelecek hakkında düşünürken, karşı cinsle konuşurken, bir işi yetiştirmeye çalışırken, bir hayvan gördüğümüzde, kapalı alanda kaldığımızda vs gerçekleşir. Bu durumların en az 3-4 tanesini hepimiz yaşamışızdır. Bu çok normaldir. Zaten biyolojik olarak kaygı hissetmemizin temel nedeni bir tehlike durumunda hızlıca o tehlikeden kurtulmak ve tehlikeye karşı hazırlıklı olmaktır. Örneğin doğada bir hayvan gördüğümüzde kalp atışımız hızlanır, adrenalin yükselir, terlemeye başlarız. Tüm bunlar tehlikeden hızlıca kaçabilmek içindir. Vücudumuz “savaş ya da kaç” mekanizmasıyla birlikte yaratılmıştır. Tehlike geçtikten sonra ise vüdumuz rahatlar, kalp atışımız ve nefesimiz normale döner, ‘tuhaf’ hislerimiz yok olur. Vücudumuza göre artık bir ‘tehlike’ yoktur.
Kaygı normal bir şey ise kaygı bozuklukları nerede gerçekleşiyor? Kaygı, -daha doğru bir tabirle- korku, gerçekçi bir tehdide karşılık sempatik sinir sisteminin verdiği bu psikolojik ve duygusal tepkilerken; kaygı ise, belirsiz bir tehdit ya da tehlikeye karşılık sempatik sinir sisteminin verdiği psikolojik ve duygusal tepkilerdir. Ayrıca bu kaygı durumu normalde olması gerekenden çok daha şiddetli ve uzun süreli olduğunda bir soruna işaret eder. Kaygı bozukluklarının ne olduğunu özetlemek gerekirse kişinin “””””kendi vücudunda veya dış çevrede algıladığı bazı uyaranları tehdit ve tehlike olarak yorumlamasıyla yaşadığı ve kontrol edemediği sürekli korku, sıkıntı, endişe ve gerginlik belirtileri ve bunlara eşlik eden belirli olay ve durumlardan kaçınma davranışları genel olarak anksiyete bozukluklarını oluşturur.””””””
Eğer anksiyete bozukluğu yaşamıyorsanız fakat bir yakınınızda bu rahatsızlık varsa ve bu hissin nasıl olduğunu anlamak isterseniz şöyle düşünebilirsiniz; sanki her an lunaparkta gondolda sallanıyorsunuz veya her an ilk aşık olunan zamandaki gibi elleriniz titriyor, kalbiniz hızlı atıyor, hızlı hızlı nefes alıyorsunuz gibi. Ve bu hisleri kaygılandığı nesne/durum neyse sadece o durum olduğu için (dışarı çıktığı için, yabancı biri olduğu için, köpek gördüğü için vs.)
Yukarıda belirttiğimiz özellikler genel olarak kaygı bozukluklarının belirtileriydi. Klinik anlamda kaygı bozukluklarının alt grupları vardır. Bunlar: Yaygın anksiyete bozukluğu, Panik bozukluk, Obsesif kompülsif bozukluk, Sosyal kaygı bozukluğu, Post-travmatik stres bozukluğu, Özgül fobi, Agorafobidir. Bu başlıkları farklı yazılarda inceleyeceğiz. Kaygı bozukluklarını alt başlıklara ayırıyor olsak da farklı alandaki rahatsızlıkları aynı anda taşıyabileceğimizi unutmayalım.